Arda’nın mutfağı çekimleri için İspanya’nın bask toprakları olan Bilbao ve San Sebastian turu yaptım. Dünya Gastronomi literatüründe söz sahibi Bask mutfağı ve tutkulu Bask halkının yemeğe karşı olan yaklaşımlarını gözlemlemek için bundan daha iyi bir fırsat olamazdı. İstanbul'dan yola çıkmadan önce Jabiroo.com un benim için yaptığı otel rezervasyonundan oteli incelemiştim, ancak, gittiğimde gördüm ki Astoria 7 otelinin ortamı çok daha etkileyici idi. Hep derim, yaptığınız iş ne olursa olsun farklılaşmak, ayrışmak ve fark edilir olmak önemlidir diye. Dünyada bir çok otel var, ancak akılda kalıcı detayları size sunan bir otel her zaman biraz daha farklılaşır.
Bilbao’da kaldığım Miro Hotel, çelik ve cam kaplama yüzeyiyle şehrin modern mimari dokusu ve komşusu Guggenheim Müzesi’nin dev bir heykeli andıran titanyum cephesiyle oldukça uyumlu. Dışarıdan bakıldığında soğuk görünen otelin içi ise bej - beyaz ve kahverengi - siyah uyumunu insanı rahatlatan, sade ve rahat mobilyalarla döşenmiş. Miro Hotel’in minimalist odaları çok tarz. Miro Hotel’in en çok beğendiğim köşesi , asma kattaki kütüphane bölümü ve klasik deri koltukları ve duvarlara asılan resim koleksiyonu oldu.
San Sebastian’daki otelim Astoria 7, yıllardır süregelen film festivali boyunca konaklayan dünya starlarını otel ile özdeşleştiren bir yapıda. Aklınıza eski , yeni kim gelirse burada bir anısı var. Ben en sevdiğim adamlardan biri olan John Malkovich’in odasında kaldım. Yatak başucundan banyoya kadar, Malkovich’in karizmatik fotoğraflarıyla dekore edilmiş bir oda. Ama en az onun kadar etkileyici olan, lobideki koyulmuş sinema koltukları ve yanınızda oturan Alfred Hitchcock balmumu heykeli ile fotoğraf çektirme imkanı. Unutulmaması gerekn bir detay da, yine lobide bulunan sinema kitapları kütüphanesi. Az buz eser yok bu kütüphanede, gerçekten önemli bir arşiv niteliğinde. Ancak benim aklım otel ne kadar güzel olursa olsun yemede içmede.
O zaman buyrun size Bilbao ve San Sebastian notlarım!
BİLBAO
Nasıl gidilir : İstanbul'dan Bilbaoya THY ile direkt uçabilirsiniz. 3,5 saat civarında bir uçuşla Bask ülkesindesiniz. Havalimanı şehir arası arabayla yaklaşık 20 dakika sürüyor, sorunsuzca şehir merkezine ulaşan toplu taşıma araçları da var.
Nerede kalınır: Miro Hotel, Bilbao'nun en stil sahibi oteli. Size en iyi fiyatlı, özel olanaklar sunan otelleri bulmak için www.jabiroo.com sitesini öneririm.
Şehrin sembolü : Guggenheim Müzesi girişindeki 20 metrelik yavru köpek heykeli, adeta Bilbao’nun simgesi gibi. Düzenli olarak çiçeklerle bezeniyor, rengarenk bir görsel şölen.
Nereleri gezmeli:
- Bilbao’nun en önemli noktalarından birisi Guggenheim Müzesi. Çağdaş sanat eserlerinin yer aldığı müze, dış görüntüsüyle de büyülüyor. Kireçtaşı, cam ve titanyumdan yapılmış plakalardan kaplı binalar muhteşem bir görüntü ortaya çıkartıyor.
- Moyua Meydanı ve çevresi alışveriş için ideal.
- Ben size Casco Viejo’daki (Eski kent) Las sietes calles’i tercih etmenizi öneririm (7 sokaklar bölgesi) . Trafiğe kapalı birbirini kesen caddelerde hayat akıyor.
Ne yemeli, nerelerde yemeli:
- El Perro Chico (Calle de Arechaga): Deniz mahsullerinden av etlerine güzel bir menüsü var.
- Casa Rufo: Bask etleri için iyi bir adres.
- Zortziko Gourmet (Calle Alameda Mazarredo): Şef Daniel Garcia’nın nefis yemeklerini servis ettiği lokanta gerçekten güzel.
- Rio-oja, Bar Guri Toki, Berton Sasibil, El Globo, Los Candilles, Gatz (yılın en iyisi seçildi), Casa Victor Montes de diğer önerilerim. Buralarda meşe palamudu ile beslenmiş Jamon iberico çok meşhur ve her yemeğin ilk başlangıcı gibi. Calle Arenal Areatza’da bulunan Arrese Pastanesi de tipik Bilbao tatlılarının tadına varabileceğiniz bir adres. Gitmişken bizim lokmaya alternative Bunuelos’ların bir tadına bakın.
Nasıl yemeli: Buralarda herkes ayaküstü atıştırmalıklar peşinde. Siz de ayaküstü, bir bar kenarına tüneyerek yemeye hazır olun, detayları San Sebastian kısmında daha net anlatacağım.
SAN SEBASTİAN
Nasıl gidilir: Bilbao'dan San Sebastian otobandan arabayla 100km civarında , yani arabayla 1 saatte gidebilirsiniz.
Nerede kalınır: San Sebastian'daki tercihim Astoria 7 Hotel oldu. Size yine özel olanaklar sunan otelleri bulmak için www.jabiroo.com sitesini öneririm.
Nereleri gezmeli:
- Monte Igueldo tepesine füniküler ile çıkıp bütün bölgeyi bir görün.
- Hava güzelse sahil şeridindeki plajlarda okyanusun tadını çıkartın, değilse hemen koyun girişindeki Santa Clara adasına balıkçı teknelerine biraz bahşiş vererek gidebilirsiniz.
- Bundan sonra da kendinizi San Sebastian’ın yeme içme hayatına bırakın.
Ne yemeli, nerelerde yemeli:
Burada yemek olayı pintxos, yani ayaküstü yenen, genelde ekmek üzeri servis edilen farklı farklı lezzetlerden oluşan yemekler ve mekanlar. Neredeyse bütün mekanlar bu konsept üzerine kurulu. Klasik pintxoslar olduğu kadar gelenekselleri de fazlasıyla mevcut.
İşte size geniş listem:
- Txondorra, Fermin Calbeton, 7: Sıradan görünümlü bir pintxos ama burada diğerlerinde görmediğim bir sıcakkanlılık, bir hoş sohbetlik vardı. Bardaki Eduardo tam bir şovmen, tezgahtaki lezzetler de yabana atılacak cinsten değil.
- Bar Nestor, Calle Pescaderia, 11: Burası çok ekabir bir mekan, saat 13.00 ve 20.00 ‘da servis ettikleri nefis bir tortillaları var. Onu da sipariş etmek için 1 saat önceden gitmeniz gerekiyor. O bitince domates salatası filan servis ediyorlar. Tortilla mı? Nefis …
- La Mejilloneria, Calle del Puerto, 15: Xışarıdan baktığınızda sizi içeri davet etmemeyen sıradan bir mekan görüntüsünde ama midyelerinin tadı bir harika.
- Mil Catas, Calle Zabaleta, 55: Jesús Pablos 20 sene kadar önce kaz ciğerine kafayı takmış ve bu lezzeti geliştirmiş. Denemenizi önereceğim bir diğer lezzet de kalamar ki bu bölgenin kalamarı muhteşem.
- Bordo Berri, Calle Fermin Cabelton, 12: Suratsız personele rağmen buraların en özellikli peyniri Idiazabal ile yapılmış risotto nefis, ancak benim favorim, muhteşem kıvamdaki ahtapot oldu, 2 tabak yedim!
- Oquendo, Calle Okendo, 8: Txistorra sausage aia & torrija ‘yı bir tatmanızı öneririm.
- Zeruko, Calle Pescaderia,10: Bar Nestor’un tam karşısında, çeşit anlamında zengin bir pintxos.
- Narrika, Calle Narrika Kalea, 16: İstridye mantarları konusunda ekspertiz bir mekan.
- Bar Goiz Argi, Calle Fermin Calbeton, 4: Txipiron adındaki mini kalamarlar, dünyada her yerde rastlanabilen türden değil, tadı damağınızda kalacak.
Ne almalı: Buradaki alışveriş bence gastronomi üzerine olmalı. Aitor Lasa şarküteriden Jamon iberico alın ama onu istemezseniz mutlaka İdiazabal peyniri alın.
İmza mekanlar:
- Bask mutfağının duayeni sayılan Juan Mari Arzak’ın lokantası aylar önce rezervasyon yaptırılmaıs gereken bir lokanta. 3 Michelin yıldızına sahip olduğunu da belirteyim.
- Yine 3 Michelin yıldızlı diğer bir öneri, Martin Berasategui’nin lokantası. Unutmayın bu bölge, tüm dünyada kişi başına en çok Michelin yıldızlı lokanta düşen bölgesi, adeta yıldızlar savaşı var her köşe başında!
- Akelare ise Pedro Subljana’nın mekanı. Muhteşem bir lokanta olmasının yanı sıra mutfakta bir Türk şefimiz de var, ismi Sina. Bu gidişimde tanışamasak da siz giderseniz mutlaka bir merhaba deyin.
Ne zaman gezmeli: Bakın bu önemli bir soru, malumunuz İspanyolların meşhur siesta’sı burada da baki. Saat 14.00-17-00 arası hemen hemen her yer kapalı, hayat donuyor.
Pintxo bir Tapas mıdır: Pintxo aslında Bask kökenli bir kelime. Türediği esas fiil ‘pinchar’ ise delmek, tutturmak manasından geliyor. Yani kürdana ya da ekmeğin üzerine tutturulan lezzetler manasında. Ancak Bask mutfağı geliştikce sınırları ekmek ve kürdanı aşmış durumda. Siz siz olun buralarda sakın Tapas demeyin, çok kızıyorlar, çünkü burada yedikleriniz pintxo, asla tapas değil.