Geçtiğimiz günlerde ansızın bu dünyayı terk eden Anthony Bourdain’in bu ani gidişi de en az varlığı kadar iz bırakan cinstendi. Sadece bir şef ve mutfak gurusu olarak anmanın biraz haksızlık olacağı bu çok özel adam, aynı zamanda sarkastik ve cesur tavrı ile dünyanın en ücra köşelerinden bile muhteşem öyküler çıkaran gerçek bir hikaye anlatıcısıydı.
Seyahat, gastronomi ve en çok da keşfetmek gibi konularda tüm dünyaya ilham olan Bourdain’in Emmy ödüllü Tv programları No Reservations ve Parts Unknown’dan derlediğimiz ders niteliğinde görüşlerini sizler için yazdık:
İnsanlar, yaşadıkları şehir hakkında heykel ve müzelerden çok daha fazla ipucu verirler
Anthony Bourdain’e göre müzeler ve heykeller bulundukları şehrin vitrinine ya da kartvizitine benzetilebilir. Ancak o şehrin derinliklerine indiğinizde şehrin gerçek renklerini ve karakterini ancak o şehirde yaşayan lokal insanlarla vakit geçirdiğinizde anlayabilirsiniz. Hele de o insanların elinden yemek yemek ve onlarla aynı masaya oturmak, bir kenti tanımak adına yapabileceğiniz en iyi şeylerdendir.
Bütünlük her şeydir
Sıkça seyahat eden pek çok gezgin, blogger ve turist genelde gezdikleri yerlerin pozitif yanlarına odaklanıyorlar. Ancak seyahat ettiğiniz bir şehrin sadece ışıldayan ve sizi rahatsız etmeyen kısımlarına odaklanırsanız, seyahat etmek yerine ancak hiçbir gerçeklik duygusu içermeyen donuk kartpostallar resmedersiniz. Bu yüzden turist olmak yerine gezgin gibi davranmayı tercih edin!
Yavaşladığınızda, hızlı olduğunuz zamana kıyasla çok daha fazla şey öğrenebilirsiniz
Modern insanın en büyük yanılgısı hep daha hızlı davranması gerektiğine aksi halde her şeyi kaçıracağına inanmasıdır. Ancak işin aslı hiç de öyle değildir. Çünkü seyahatlerde ve hayatta daha telaşsız ve yavaş davranmak, hızlıyken asla fark edemeyeceğiniz muhteşem detayları ayaklarınızın önüne bırakıverir. Örneğin hayatınızda ilk defa deneyeceğiniz bir yerel yemeği yemeden önce birkaç dakika boyunca sabırla koklamak ya da o şehrin pazarında ağır ağır gezmek sizi bambaşka deneyimlere taşıyabilir.
En iyi deneyimler ancak onlara açık olduğunuzda yaşanabilir
Seyahat ederken lükse gömülmek ve konfor alanınızın sınırlarını güçlendirmek her zaman mümkündür. Ancak bunu yaparsanız daha önce hiç yaşamadığınız ve belki de yaşayamayacağınız eşsiz deneyimlerden mahrum kalmış olursunuz. Bu yüzden seyahat ederken yanınıza asla almamanız gereken şeyin ön yargılarınız olduğunu hiçbir zaman unutmayın.
Her seyahatten sonra büyük resmi görmeye çalışın
No Reservations’un her bölümünden sonra gittiği yer ve tanıştığı insanlarla ilgili izlenimlerini genel olarak izleyiciyle paylaşan Bourdain’e göre bu durum değerlendirmesini yapmak çok ama çok önemli. Çünkü her seyahatin ayrı bir ruhu var ve bu ruh ancak durup onun üzerinde düşündüğümüz zaman sahip olduğumuz ruhla bütünleşebiliyor. Bu yüzden her seyahatinizden sonra mutlaka “Ben bu seyahatten neler öğrendim?” diye düşünün ve hatta mümkünse bu konuda bir şeyler yazın. Her seyahatinizden sonra bu değerlendirmeyi yapmak zaman içinde seyahate bakış açınızı tümden değiştirerek seyahatlerinizin her anını daha dolu geçirmenizi sağlar.