Günlük yaşama renk katan, bazen ifade edemediklerimizi sanatla anlıyor ve anlatıyor olabilmemiz. Kimileri için müzik, kimileri için tiyatro bir terapi gibi gelir. Her sergide bir hikaye okur gibi hissedip, filmin son sahnesini heyecanla beklermiş gibi incelersiniz her bir eseri. İstanbul gibi kozmopolit bir şehirde var olmanın en büyük avantajı da çok sesliliğin yarattığı farklı tarzlar aslında. İstanbul’un en değerli bölgesi Beyoğlu da tarihi binaları, tasarım butikleri, tiyatro sahneleri ve galerileriyle sürekli zenginleşen bir dünya. İstiklal’den başlayıp Galata’ya kadar uzanan bir günlük sanat turu yapmak isteyenler için Beyoğlu’nda ne oluyor diye araştırdık...
Çağdaş sanat alanında sürdürülebilir bir sergi ve üretim altyapısını oluşturmayı hedefleyen ARTER, yerli ve yabancı sanatçıları evinde ağırlamaya 2010 yılından beri devam ediyor. 27 Nisan tarihine kadar ARTER, 1964 doğumlu İngiliz sanatçı Marc Quinn’in eserlerini ağırlıyor. 1999 yılından beri ürettiği 30‘dan fazla yapıtını sergileyen Quinn, ‘ Aklın Uykusu’ başlıklı sergisinde tarih, zaman ve mekan, kimlik, beden gibi konulara odaklanmış. Marc Quinn’in eserlerini incelediğinizde yaradılış süreci, evren ve zaman kavramları ile ilgili göndermeler olduğunu fark ediyorsunuz.
Galata’nın bir başka sanat noktası ise SALT Galata. 1892 yılında Fransız asıllı Levanten mimar Alexandre Vallaury tarafından Bank-ı Osmanî Şahane için tasarlanan SALT Galata, ön ve arka cephelerindeki neoklasik ve oryantalist mimari detaylarıyla belki de Galata'nın en etkileyici binası. Basılı ve dijital kaynakları erişime açan SALT Araştırma, 219 kişi kapasiteli Oditoryum, yeniden tasarlanan Osmanlı Bankası Müzesi, atölyeler, arşiv malzemelerini gün ışığına çıkaran Açık Arşiv, Kafe ve Restoran, Dükkân ve sergi alanlarını içeren SALT Galata yalnızca bir sergi salonundan ibaret değil. Bu kadar otantik ve aynı zamanda yaratıcı bir binada birbirinden ilginç, sıradışı çalışmalar yer alıyor. SALT Galata'da görmeniz gereken ilk sergi, kalıcı koleksiyon olan Osmanlı Bankası Müzesi; geç Osmanlı ve erken Cumhuriyet dönemlerinin az bilinen dünyasını gözler önüne seriyor.
Ayrıca, 22 Mart - 13 Nisan arasında sergilenecek 'You don’t go slumming'; Can Altay’ın ekolojiye kentsel yaklaşımı ile Jeremiah Day’in hikâyecilik ve bellek konularına yönelik merakını bir araya getiriyor.
Galata'dan Tophane'ye doğru yürürseniz sizi birçok sanat galerisi bekliyor olacak.19.Yüzyıldan kalma bir değirmen binasında, 400 metrekarelik bir alanda yer alan Galeri Mana disiplinlerarası bir diyaloğa ortam sağlamayı amaçlamış ve 2011'de kapılarını açmış. 15 Mart'a kadar galeride farklı bir sergi yer alıyor. 1981’den bu yana birlikte çalışan Barbara ve Zafer Baran sanat tarihi, doğa, bilim ve teknolojiyi birbirine ören deneysel çalışmaları ile tanınıyorlar. Zamanın yarattığı doğal yıpranmayı ve çözülmeyi, geçiciliği, dönüşümü, doğanın kırılganlığını ve insanın dünya üzerindeki izleri üzerine yoğunlaşan sanatçılar 'Yıldız ve Ay Çizimleri' sergisinde ay ve yıldızlardan yayılan ışığa odaklanan kameranın hareketiyle oluşan karmaşık soyut formlarla yer yer atomu oluşturan parçacıkları, yer yer yıldız haritalarını, meteor yağmurlarını, doğa manzaralarını çağrıştıran doğa merkezli bir çalışma yapmışlar.