"Ekim ayında nereye gidilir?" diyorsanız bu yazıyı okumadan seyahatinizi organize etmeyin! Sonbaharın gelmesi ilham veren gezilere asla engel değil! Aksine Ekim ayında daha güzel ve keyifli olacak destinasyonların varlığı göz ardı edilemez. Hem yurtiçinde hem de yurtdışında beğeneceğinizi düşündüğümüz Ekim ayı seyahat önerileri hazırladık. Botsvana’dan Malta’ya, Gaziantep’ten Olympos-Çıralı’ya kadar her beklentiye hitap edecek Ekim ayı seyahat rotaları:
YURTİÇİ
Şanlıurfa
3 günlük bir geziyle Şanlıurfa-Göbeklitepe-Harran rotasını yapabilirsiniz. Farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan bu zengin ve köklü şehrin tam 11.000 yıllık tarihi geçmişi var. Bu kadar uzun zaman yerleşim yeri olarak tercih edilen topraklarda ne hikâyeler ne de keşfedilen hazineler tükeniyor... Bakırcılar Çarşısı, Balıklıgöl, Harran ve UNESCO Dünya Mirası Kalıcı Listesi'ne giren Göbeklitepe...
Görmeden Dönmeyin!
- Hazreti İbrahim'in ateşe atıldığında oluştuğuna inanılan Halil-ül Rahman Gölü ve Ayn Zeliha Gölü’nü, göllerin yakınında yer alan ve Hazreti İbrahim'in doğduğu rivayet edilen mağarayı görün
- Bölgede yapılan kazılardan çıkarılan eserlerin ve hikâyelerinin sergilendiği Haleplibahçe Müze Kompleksi. Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi, Arkeopark ve Edessa Mozaik Müzesi'nden oluşan Haleplibahçe Müze Kompleksi’nde bölgede yapılan kazılardan çıkarılan eserleri görün ve eserlere ait hikâyeleri öğrenin.
- Dünya çapında bilinen en eski anıtsal tapınak olan Göbeklitepe mucizesine şahit olun.
- Dünyanın ilk bilim merkezlerinden birine ev sahipliği yapan, dünyada kurulan ilk üniversitenin yer aldığı Harran’da tarihe tanıklık edin.
Gaziantep – Halfeti
Hitit, Pers, Bizans, Arap, Bizans gibi güçlü medeniyetlerin yaşadığı Gaziantep, mutfak zenginliğinden kültürel zenginliğine kadar gerçek bir hazine şehir. Gastronomi dalında UNESCO tarafından 'Yaratıcı Şehirler Ağı' olarak seçilen Gaziantep'in çarşıları, camileri, müzeleri, sokakları bir başka...
Görmeden Dönmeyin!
- Dünyaca ünlü "Çingene Kızı" mozaiği ile ünlü olan Zeugma Mozaik Müzesi, dünyanın en büyük ikinci büyük mozaik müzesi özelliğini taşıyor.
- Gaziantep'in yüzyıllardır barındırdığı kültürel ve tarihsel değerlerine sahip çıkan Kültür Yolu gezisi. Gaziantep Kalesi, Şirvani Camii, Gaziantep Mevlevihanesi, Tekke Cami, Gümrük Hanı, Naib Hamamı, Bakırcılar Çarşısı, Zincirli Bedesten, Tahmis Kahvesi, Gaziantep Savunması ve Kahramanlık Panoraması Müzesi, Mutfak Müzesi, Medusa Cam Eserler Arkeoloji Müzesi Kültür Yolu üzerinde ziyaret edebileceğiniz yerler arasında.
- Şehrin en eski semti Bey Mahallesi’nin dar sokaklarında dolaşın.
- Fırat Nehri kıyısında kurulan, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan Halfeti köyünde farklı medeniyetlerin izleri saklı. 2000 yılında Birecik Barajı’nın yapımıyla büyük bölümü sular altında kalmasıyla Halfeti farklı bir öneme sahip.
- Bayaz Han Restaurant, Aşina Gaziantep Mutfağı, Üçler Kebap, Metanet Esnaf Lokantası, Halil Usta, Evirgeç Mantı uğramanız gereken restoranların başında geliyor. Baklava ve tatlı için Zekeriya Usta'da katmer, Koçak'ta baklava, İmam Çağdaş'da havuç dilim baklava yemeyi ihmal etmeyin.
Kazdağları
Antik çağlardan beri “Tanrıların armağanı” olarak tasvir edilen bir doğa harikası olan Kaz Dağları, eşsiz doğa güzellikleri ve yemyeşil çehresiyle gerçek bir cennet. Doğanın, doğaya dönmenin kıymetini her geçen gün daha çok anladığımız modern dünyada kendine has yaşamı, zamanı yavaş akıtan dingin düzeniyle Kazdağları sonbaharda da çok güzel…
Görmeden Dönmeyin!
- Tarihi sabunhane binasının restore edilmesi sonucu açılan Zeytinyağı Müzesi, bir yandan kuru baskı tarzında zeytinyağı üretimine devam edilirken diğer yandan zeytin, zeytinyağı ve sabun üretimine ilişkin çeşitli araç -gereç ve aksesuarlar fabrika binasında sergileniyor.
- Yöreye özgü Nusratlı taşı ile yapılmış evleri için Nusratlı Köyü'ne gitmelisiniz.
- Adatepe Köyü’nün girişinde Zeus Altarı’nı görebilir, dilerseniz Altar’a olan yaklaşık 1 km’lik yolu at sırtında gidebilirsiniz.
- Yeşilyurt (Büyük Çetmi) köyünün hemen yakınındaki Küçük Çetmi Köyü etrafında antik çağlardan beri bilinen Afrodit Kaplıcalarını ziyaret edin.
- 1574 metre yükseklikteki Sarıkız Tepesi'ne yapacağınız yürüyüş boyunca bölge doğasına hayran kalacaksınız.
- Roma döneminden kalma kemerli köprüsü, yemyeşil doğası, göleti ve bu gölete akan harika şelalesi ile Mıhlı Şelalesi görülmeye değer.
Olympos-Çıralı
Antalya'nın güney sahillerinde mavi ve yeşilin en güzel manzaralarını oluşturan Olympos ve Çıralı el değmemiş, bakir doğal güzellikleriyle insanı büyülüyor. Yemyeşil bir vadinin iki yakasında kurulan Olympos, gökyüzüne değecek kadar heybetli aslında. Olympos Antalya’nın güney sahillerinde Phaselis’ten sonra ikinci önemli liman kenti. Likya Birlik sikkelerinde adı geçen Olympos, Likya Birliği’nde üç oy hakkına sahip 6 şehirden biri olarak tarihte büyük bir öneme sahip. Helenistik, Roma, Bizans dönemlerine ait tarihi kalıntıların sonu muhteşem bir denize ulaşıyor.
Olympos sahilinden devam ettiğinizde karşınıza çıkan Çıralı ise Akdeniz'in gizli cenneti. Koruma altındaki caretta caretta'ların (deniz kaplumbağaları) üreme alanı olan Çıralı sahili aynı zamanda SİT alanı. Sahilin arkasında yer alan doğayla iç içe olan oteller, meyve bahçeleri içerisinde yer alıyor.
YURTDIŞI
Ürdün
Ortadoğu'nun en çok ziyaretçi dostu ülkelerinden biri olan Ürdün sahip olduğu tarihi ve doğal güzellikleriyle son yıllarda yeniden gezginlerin radarında. Dünya Mirası listesindeki tarihi ve kültürel yapıları, sevimli kasabaları ve ilham veren çöl manzaraları ile bu ülke merak uyandırıyor.
Görmeden Dönmeyin!
- Dünyanın 7 yeni harikasından biri kabul edilen Petra, elbette Ürdün'e seyahat etmek için başlı başına bir sebep. M.Ö. 1- 2. yüzyıl civarında Nebatiler tarafından kumtaşı kayalıklar oyularak inşa edilen bu gizli şehir 1812 yılında keşfedilmiş.
- Bedevi müzikleri eşliğinde, geleneksel Bedevi nane çayı ikramıyla Petra ve Nebatiler hakkında detaylı bilgiler edineceğiniz Petra by Night'a katılarak burayı bir de yıldızların altında görmelisiniz.
- Bedevi tarzı lüks bir çadırda konaklamak, yıldızların altında uyumak, çöl safarisine katılmak için Wadi Rum çölünde bir gece kalın.
- Ürdün'ün Kızıl Deniz kıyısındaki sahil sayfiye kasabası Akabe'de (Aqaba) Şarm El-Şeyh'in tüm sualtı çeşitliliğini ve renklerini bulacaksınız. Altı cam kaplı teknelerle gezebilir veya dalışlara katılın.
Kraków, Polonya
Polonya'nın en eski ve en büyük üç şehrinden biri olan Kraków tarihi yerleri, şehir yaşamı ve gece hayatıyla Avrupa'nın yükselen destinasyonlarından. Bir ejderhanın yenilgisi üzerine kurulduğu efsanesine inanılan Krakow, Avrupa'nın göz ardı edilen renkli şehirlerinden biri. Tarihi binaları ve şehir düzenlemesiyle masalları andıran Krakow'da etkinlikler, yeni açılan mekânlar, eğlence hiç bitmiyor.
Görmeden Dönmeyin!
- Avrupa’nın en eski ve en büyük tarihi ana meydanı Rynek Glowny sınırları içerisinde birçok tarihi yeri görmek mümkün. Belediye Kulesi, St. Mary Kilisesi ve Sukiennice Müzesi bu meydanda göreceğiniz adresler.
- 14. yüzyılda inşa edilen Meryem Ana Kilisesi ihtişamlı mimariye sahip.
- Kazimierz’in hanedanlığı döneminde inşa edilen Wawel Kalesi'ne çıkın ve şehir manzarasını fotoğraflayın.
- 1020 yılında inşa edilen ve 17.yüzyıla kadar birçok taç giyme törenine ev sahipliği yapan Wawel Katedrali kaçırılmaması gereken bir tarihi yapı.
- Şehre 2 dakika uzaklıkta yer alan Wieliczka Tuz Madeni'nde tuzdan yapılmış heykelleri görün.
- Avrupa'nın en eski sokaklarından olan Kanonicza Caddesi'nde dolaşın.
- Eski kent yakınındaki Musevi Mahallesi'nde mimari güzelliğe sahip sinagogları ziyaret edin, sokaklarındaki kültürel havayı soluyun.
- Nazi Almanya’sı tarafından II. Dünya Savaşı döneminde kurulmuş en büyük toplama, zorunlu çalışma ve sistematik katliam kampı olan Auschwitz-Birkenau, şehre 1 saat uzaklıkta.
Malta
Sicilya’ya 58, Kuzey Afrika’ya 150 mil uzaklıkta bulunan ve 3 adadan oluşan bu güzel ülke, konumu itibariyle “Akdeniz’in Kalbi” gibi! Karakteristik mimari dokusu bozulmasın diye yeni binaların bile adaya özgü sarı taştan yapılması zorunluluğu nedeniyle Malta, Ortaçağ’dan kalma havasını hala koruyor. Birbirine yakın şehirleri sayesinde keşfetmenin hiç de zor olmadığı Malta'yı bu yıl özel kılan ise başkent Valletta'nın Avrupa Kültür Başkenti seçilmiş olması. Tabi, Ekim ayında bile hava sıcaklığının yüksek olması da kulağa oldukça cazip geliyor.
Görmeden Dönmeyin!
- Avrupa’nın en küçük başkentlerinden biri olan Valletta'da adanın sembolü St. John Şövalyeleri onuruna inşa edilen St. John’s Katedrali’ni ziyaret edin; dünyanın her yerinden gelen kozmopolit kalabalıkla dolu sokak ve gece kulüplerinin tadını çıkarın.
- Malta gece hayatının göbeği Paceville’i de içine alan St. Julian adanın sosyal hayat merkezi.
- Birgu (Vittoriosa), Bormla (Cospicua) ve D’Isla (Senglea) şehirlerinden oluşan Three Cities'in ara sokaklarında kaybolun, asıl güzelliklerini keşfedin.
- Duvarlarla çevrili olan Mdina, Ortaçağ boyunca Malta’ya başkentlik yapmış. Arap hakimiyetinde yaşadığı dönemlerde bölgeyi düşmanlardan korumak için duvarlarla çevrelenen Mdina'yı mutlaka gezin.
- Yürüyerek 1-2 saatte her yerini gezebileceğiniz Rabat şehri, Mdina'nın hemen yanında yer alıyor. Arap-İngiliz tarzı dar sokaklarını keşfedin.
- Malta'nın en popüler adaları Gozo ve Comino adalarına gidin. Tarihi ve doğal güzelliklerini görün.
Botsvana
Hükümetin "doğaya az etki eden yüksek deneyimler" politikaları sayesinde Botsvana, Afrika'da safari deneyimi yaşayabileceğiniz en iyi koşulları sunuyor. Ülke topraklarının büyük bir bölümünün vahşi hayatı koruma alanı olarak ayrılması "el değmemiş" ve "korunmuş" bir coğrafya deneyimi yaşatıyor. Çok iyi yönetilen turistik organizasyonları ve sayıları kontrol altında tutulan turist ve otel yönetimi ile gerçek ve benzersiz bir safari hikâyesi yaşayabilirsiniz. Yaşamla dolu Okavango Deltası'nda Ekim ayında yüksek sezon bittiği için daha uygun fiyatla safari gezisi planlaması için imkân veriyor.