“Yok artık!” demeyin. Çünkü kurumsal ya da patron şirketi fark etmez, nerede çalışırsanız çalışın eğer bordrolu bir çalışansanız, tüm sene harıl harıl çalışmanın en büyük motivasyonu şahane bir tatildir. Ancak bordrolunun çilesi tabii ki tatilde de son bulmaz. Özenle hazırladığınız “Out of Office” mailleri ya da siz yokken yerinize bakacak ekip sanki siz kapıdan çıkar çıkmaz anlamını yitirir ve sanki ofisteymişsiniz gibi telefonlarınız çalmaya başlar.
Aslında güç bela bütçe ayırıp tatile çıkan beyaz yakalının derdi, ofisten uzakta olduğu bir hafta - on günlük süre boyunca rahatsız edilmemek; kafasını tamamen boşaltmaktan fazlası değildir. İşte çalışanların bu ihtiyacının karşılanmadığını ve bu eksikliğin git gide iş verimsizliği olarak kendini gösterdiğini fark eden Amerikalı CEO Mark Douglas, çalışanlarını kendi eliyle tatile göndermekle kalmıyor; bir de onlara gönüllerince tatil yapabilmeleri için 2000 Dolar para ödüyor!
“Nerede yanlış yapıyoruz?”
Pazarlama ve reklam sektöründe faaliyet gösteren önemli bir şirketin CEO’su olan Mark Douglas, 300’den fazla çalışanın performans değerlendirme raporlarını incelediğinde kendi kendine şu soruyu sormuş: “Acaba nerede yanlış yapıyoruz?”
Kısa süre sonra, çalışanların tam manasıyla dinlenip yenilenebilecekleri bir tatil yapamadıklarını fark eden CEO, her sene çalışanlarına 2000 Dolar’lık bir ödenek ve tatilde oldukları süre boyunca rahatsız edilmeme garantisi vermeye karar vermiş. Üstelik CEO’nun stratejisine göre, bu 2000 Dolar’lık bütçeyi, ister tek seferde ister yıl boyunca küçük parçalara bölerek kullanabiliyorsunuz. Karar tamamen size ait!
Tabii bu uygulamayı hayata geçiren CEO Douglas, iş çevrelerinden bazı eleştiriler de almış. Örneğin bir başka şirketin yönetim kurulu başkanı Douglas’a, “Neden o parayı tatil ödeneği yerine bonus olarak vermiyorsun?” dediğinde Douglas şu cevabı vermiş: “Yoğun tempoda çalışan insanlar, kendi gerçeklerinden öylesine koparlar ki kusursuz bir tatilin birincil ihtiyaçları olduğunu unutarak bu parayı yalnızca maddi değeri olan şeylere yatırabilirler. Ben patron olarak bu gerçeği onlara hatırlatmak zorundayım”
Tatil ödeneği değil, şirkete yatırım!
Hiç şüphesiz pek çok kişi, bu vizyon sahibi CEO’nun yönettiği şirkette çalışmayı arzu ederdi. Zaten şirketin iç istatistikleri de bu teoriyi fazlasıyla doğruluyor: Zira son 3 yılda, 300’e yakın çalışanı olan bu şirketten yalnızca 5 kişi kendi isteği ile ayrılmış. Ayrıca performans değerlendirme raporlarında da gözle görülür sıçramalar sağlayan Douglas, kendisine yapılan hiçbir eleştiriye kulak asmayarak durumu şu şekilde özetliyor: “Modern dünyanın içinde, hepimiz hapsedilmiş birer vahşi aslana benziyor. Peşinden koşmak istediğimiz duygularımız, tutkularımız ve yeteneklerimiz olsa da; zaman zaman zincirlerimizden boşanmak istesek de; uzun süre kafeste kaldığımız için, eninde sonunda oraya geri dönmek istiyoruz. Benim yapmaya çalıştığım ise, başkalarının kafes olarak niteleyebileceği ofis ortamını, insana özgürlük ve konfor vaat eden bir ev algısına kavuşturmak. Yani özetle, bu şirkette çalışan herkes özgürce tatil yapıp, sonra evine döner gibi işine dönebilir!”