İzbe dükkânların sihirli bir değnek dokunmuşçasına yeniden hayat bulmasıyla Karaköy, son yıllarda sürekli tekrar ettiğimiz gibi yeni bir kimlik kazandı. Her gün, bizi şaşırtmaya devam eden Karaköy’ün sokaklarında yürürken kendinizi özgür, heyecanlı ve meraklı hissediyorsunuz. Londra’nın Shoreditch’i; New York’un Meatpacking’i varsa bizim de Karaköy’ümüz var. Graffitilerle renklenen duvarları, kepenkleri derken tasarım butikleri, galerileri, kafe ve restoranlarıyla Karaköy, yeni bir dünya kurmuşa benziyor. Kemeraltı Caddesi, Necatibey Caddesi ve Kemankeş Caddeleri’yle yetinmeyip, semtin dar sokaklarına yayılan mekânlar, İstanbul’un aynılaşan yeni yaşam bölgelerine kafa tutuyor.
Rudolf
10 Karaköy'ün içinde hizmet veren Rudolf Restaurant şehirli ve şık aynı zamanda aşırı abartıya kaçmayan bir mekân. Bej ve koyu tonun buluştuğu restoranın az ve öz tasarımı, Slow food konseptinin tamamlayıcısı oluyor. Yemek kültürüyle yakından ilgiliyseniz, ünlü şef Rudolf Van Nunen çok şey ifade edecektir. 1990'lı yılların başında Türkiye'ye gelen şefin mutfağa olan tutkusunu şöyle ifade edelim: Ramazan menüsünü oluştururken, oruç tutanları anlamak için aynı şekilde oruç tutacak kadar duyarlı ve işine âşık! Slow Food konseptiyle her lezzetin özünü koruyan Rudolf'un menüsü mevsimlere göre değişiyor. Türk damak tadına ters düşmeden yeni lezzetler yaratan Nunen yemek menüsü kadar özenle hazırlanmış şarap kavıyla da gururlanmayı hak ediyor.
Gümrük
Kemeraltı Caddesi’nde, Karaköy tramvay durağında indiğinizde, ilk başta pek bir şeye benzetemediğiniz Gümrük Sokak, sizi bu düşüncenize pişman edecek Gümrük Karaköy’le cevap veriyor. Binanın sahipleri aynı zamanda Galatasaray'ın vazgeçilmezi Ara Cafe'nin yaratıcıları olan İdil ve Yaşar Kurtoğlu çifti. İçeri girdiğinizde dingin bir atmosferle, şehrin karmaşasını kapının ardında bırakıyorsunuz. Koyu füme duvarları ve sandalyeleriyle oldukça yalın bir dekorasyona sahip. Restoranda göze ilk çarpan, set masada duran kurabiye ve tatlıların dayanılmaz çekiciliği! Günlük hazırlanan menüleriyle her gün yeni tatlarla sahneye çıkan restoranda Türkiye, Yunan ve Akdeniz mutfaklarının yaratıcı örneklerini deneyimliyorsunuz. Yengeç çorbası, narlı ıspanak salatası, kum midyesi buğulama, şaraplı dana kuyruğu gibi lezzetler bugüne kadar Gümrük'ün menüsünde yer alan yemeklerinden.
Dem
Çay içmeyi çok seven bir millet olduğumuz düşünülürse aslında her sokakta "çay ocağı" konseptinden bir üst seviyeye atlaması gereken çay evlerinin olması gerekir. Sabah kahvaltıda, gündüz çalışırken, akşamüstü kurabiye pastayla, akşam yemekten sonra derken "milli içecek" lerimizden olan çayın kraliçe olduğu mekânın adı Dem Karaköy! Necatibey Caddesi ile Kemankeş Caddesi arasında, Hoca Tahsin Sokak'ta yer alan Dem çay çeşitlerinden önce dekorasyonuyla tam not alıyor. Binanın orijinalliğini koruyan geniş pencere kenarlarına yerleştirilen oturma köşelerinden tutun da renkli metal sandalyelerine, doğal ahşap masalarından minimal spotlarına kadar her detay birbirini tamamlıyor. 60 farklı çay çeşidiyle her çayın yetiştiği toprakların esintisini bardağınıza taşıyor. Ev rahatlığında ve sıcaklığındaki bu mekânda çayı kuru kuru içmeyin derim! Çayın yanına leziz tatlılar da pek güzel gider.
Press
Dem Karaköy'ün yanında yer alan Press Karaköy, mahallenin çağdaş ruhuna uygun sade ve rahat bir tarzla dekore edilmiş. Ahşap küp pufları, ızgara tavanı, cam kenarına yerleştirilen salıncağı sayesinde endüstriyel stiliyle beğenimizi kazanan Press'in duvarlarında asılı olan sloganlar da ortama renk katıyor. Leziz kahve çeşitlerine eşlik etmesi kaçınılmaz olan ve içeri girer girmez cam vitrinden size göz kırpan tatlıları Press'in en büyük silahları! Devrimci limonata, Muhafazakâr Mojito gibi içeceklerin yanı sıra Süryani kahvesinden mırra'ya kadar birçok kahve çeşidini bulabilirsiniz. Tatlılara gelince; nutellalı sufleyi mi anlatsak yoksa New York'ta yiyeceğiniz meşhur cheesecake tariflerini aratmayan oreolu ve frambuazlı cheesecake'leri mi? Hafif kekleri ve sandviçleri de deneyin!
Tükkan
Karaköy’de dolaşırken güzel bir müzik kulağınıza çalınmış gibi hissedip, bu izleri takip ettiğinizde ayaklarınız sizi Tükkan’a götürüyor. Köşede olmasının avantajını kullanan ve özellikle akşam saatlerinde müziğin verdiği enerjiyle kalabalığı caddeye taşan Tükkan, mühendislik eğitimi alan ikiz kardeşler Selim & Nedim Diker’in girişimci ruhuyla açılmış. Dışarıda brasserie stili ferforje sandalyeleri ve ahşap masalarıyla hizmet veren mekânın içerisi ise bir design cafe’ye dönüşüyor. Tuğla duvarları arasına yerleştiren baskılar, renkli metal sandalyeler, minimal aydınlatmalar, eski içki kasalarından yararlanılan modern barı ve kırmızı led ışığı ortama bohem bir hava katıyor. Leziz salatalarından makarnalarına, dürümünden pizza çeşitlerine kadar tüm menü iştah kabartıyor. Akşamın ilerleyen saatlerinde bir şeyler içmek ve güzel müzik dinlemek için de yolunuz Tükkan’a düşmeli. Tüm detaylarıyla bir bütün olabilen Tükkan’da tasarım ve dekorasyon en az lezzetleri ve hizmeti kadar önemli; burada beğendiğiniz bir obje veya mobilyayı satın alabilirsiniz.
Pim
Birkaç tahta basamak çıkıp Pim’den içeri girdiğimde içimde çiçeklerin açtığını söylemeliyim! Tavandan tabana uzanan siyah ferforje pencere ve kapıları, bembeyaz duvarları, çağdaş tasarım sandalye ve masaları, geniş duvarını süsleyen graffitiyi görüp daha da mutlu oluyorum. Endüstriyel tasarım renklerinin tercih edildiği mekân, arkadaşlarla oturup iki lafın belini kırmaya, kitabınızı alıp saatlerce okumaya teşvik ediyor insanı. Ev yapımı makarnaları, mezeleri, Lübnan falafelleri, pita çeşitleri, kahvaltısı Pim'in tasarımı kadar mutfakta da başarılı olduğunu bize kanıtladı. Rahat ve modern stili olan mekânın hemen yanında yer alan Pim Brasserie'de ise kendi tarifleriyle hazırladıkları dondurmaları, tatlıları ve ekmekleri yapılıyor.
Dandin Bakery
Pim'in hemen karşısında, su yeşili demir pencere çerçevesiyle nostaljik bir hissiyat yaratan Dandin Bakery'nin çekim gücüne kapılıp, kendinizi bu sevimli bakery'de bulmanız çok da uzun sürmüyor. Tasarım atölyelerinde çalışırken, atölyeyi başka bir yere taşıyıp Dandin'i yaratan Esra Dandin ve Egemen Şenkardeş, mekânda kendi zevk ve beğenilerini yansıtmaktan çekinmemişler. Yüksek tavanlı kafenin su yeşili rengi masa ve sandalyeleri, fonda çalan müzikleri, rafı dolduran dergi ve kitapları hem modern hem de romantik bir hava yaratıyor. Burada yemekler de oturduğunuz sandalyeler de, yemek yediğiniz masalar da, Dandin'i ayınlatan lambalar da kendi tasarım atölyelerinin ürünleri. 0 kendilerine ait bir mekân! Salataları, ev yapımı makarnaları, pizza çeşitleri menünün en sevilen yemekleri. Bakery adının hakkını veren tatlılarından Charlotte pasta, un kurabiyesi olan shortbread, Madeleine kekler, muzlu çikolata parçacıklı cookieleri tatlı sevenlere büyük bir ödül!
Bando
Karaköy'ün daha yüksek sesle yaşamaya başlayan Denizciler Sokağı'nda iki erkek kardeşin hayallerini gerçeğe dönüştürdüğü Bando, sade ve rahat ortamı; lezzetli menüsü ve ruhunuza iyi gelen güzel müzikleriyle size "işte Karaköy'deyim" dedirtiyor. Murat ve Efe Köroğlu kardeşlerin işlettiği kafe hem bir şeyler yemek, hem de kahve içerken çalışıp, kitap okumanız için aslında tam da Karaköy sevdalılarını mutlu edecek bir konseptte tasarlanmış. Doğal beton duvarları, açık renk ahşap masa ve sandalyeleri renkli minderlerle tamamlanmış. Duvarları süsleyen çerçeveler, kitaplarla dolu raflarıyla ev sıcaklığında olan kafenin sandviçleri ve salataları iddialı. 3 çeşit peynirle hazırlana Cheesemonger Sandwich, füme et ve cheddar peynirli Former Sandwich, Bando makarna, meyveli muhallebi deneyebileceğiniz lezzetlerden birkaç tanesi.
Gakkı
Kahvaltı bizim kültürümüzün vazgeçilmezi. Özellikle kalabalık kahvaltı sofraları, uzun saatler süren çay keyfi, o bal kaymağın dayanılmaz tadını hiçbir yemek alamaz. İşte, Karaköy'de gün boyu kahvaltı servisi veren Gakkı, akşam bile kahvaltı ederim diyenler için bir mucize! Gakkı ismi biraz ilginç gelebilir, Karaçay yöresinde yumurta anlamına geliyormuş. Gakkı, çok büyük bir mekân değil. Tuğla duvarları, siyah metal sandalyeleri, koyu ahşap masaları, duvarları süsleyen çeşitli aksesuar ve objeleri, menünün yazıldığı kara tahtasıyla çağdaş, yalın ve sempatik bir atmosferle hizmet veriyor. Kafenin en popüler lezzeti "Hıccın": patates ve çökelekle hazırlanan ve vişne reçeli ile kaymakla servis edilen kızartma türü. Zengin kahvaltı menüsünde Bolu üretimi reçeller, Akçay zeytinleri, Trabzon'dan getirtilen tereyağı ve bal, pastırmalı omlet, otlu-çökelekli yumurta gibi çeşitler var.